Sevmek Sanattır

Sevmenin de bir sanat olduğu iddiasındayım.
Öyle herkes sevemez çünkü..
Beceremez sevmesini..
Bilemez ustalıklarını, inceliklerini, adabını, hüviyetini...
Hakkını veremeyenlere yasaklansa keşke o yüzden kullanmak o kelimeyi.

Kimisi sevdiğini sanır, inandıracağını sanır karşısındakini..
Kendisini bile ikna edememiştir samimiyetine halbuki..

Kimisi köprüyü geçmenin gerektirdikleriyle bürür çehresini,
"Sevdim" diye de teselli eder sonra yüreğini...

Kimisi karşısındakinden karşılık bekler sevdiğini söylerken,
Sevilmek şartıyla sevmenin yalan olduğunu bilmediğinden...

Sevginin sadece insanlar için kullanılmayacağını ihmal eder kimisi de,
"Yaşama sevgisinden bi' haber yaşayarak vakit öldürdüğünden...

Sevmeyi "sevdirilmek" olarak algılayanlar var bir de...
Kendi hislerinin sevmesi için yeterli olmadığını düşündüklerinden...

Bu yüzden her fırsatta kutlanmalı,
Hakkını verenler tarafından incelikle işlenmeli sevgi...
Her ayında tekrar edilmeli.
Dolu dolu;
"Seni seviyorum" demeli...

Haydi Bruges'a! @UPLIFERS

Uplifers

Bruges gibi dedik, Bruges gibi dedik (bkz. Tık Tık), tuttuk gittik Bruge'un kendini anlattık! =)

Bu hafta Uplifers okuyucularıyla Bruges'i geziyoruz.

Siz de gelsenize?


bruges 2

Romanya'da bir "Brugge": Braşov

Romanya'da bir "Brugge": Braşov

Romanya-Bulgaristan turumuzu artık tamamlamaya yakın, adeta "geçerken uğradığımız" Romanya'nın Braşov şehrine ayak bastığımda, beklentimin çok üstünde çıktı açıkçası.

Tarihi kapısından içeri girdikten sonra içlere ilerlediğimizde, Belçika'nın Ortaçağ şehri Brugge'un başka bir versiyonu olarak göründü gözüme gerek kent dokusu, gerekse kent kurgusu olarak.


Yeni Röportaj: ODTÜ Rektörü Ahmet Acar ve ODTÜMD Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Şahin ile

Bu ayki röportajım "ODTÜ'lüler Bülteni" için, ODTÜ Mezunları Derneği'nin kuruluşunun 50. Yılı şerefine, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar ve ODTÜ Mezunları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Şahin ile...

Dernek ve Üniversite ilişkilerini iki farklı taraftan okumak için derginin online haline - > Buradan < -
ulaşabilirsiniz.

Keyifli okumalar!









Külahta İrmik @GOKCHEN'in SPESİYALİ

"İrmik helvası" denildiğinde dondurma arar gözlerim çoğunlukla. En çok da yerken irmiğin içinden sürpriz olarak çıkan halini severim. "Dondurma" denildiğinde ise en sevdiğim konsept olarak"külah" gelince aklıma, bakın ortaya ne çıkardım?!

İrmik helvası için tarifi Oktay Usta'dan evrilttim açıkçası. Ben biraz göz kararı haline dönüştürdüm, biraz da sağlık teması içeriğiyle şeker yerine pekmez kattım.

"Daha ne kadar garipleştirebilirsin tatlıyı?" diyenler için merakı gidermek adına tarife geçiyorum artık.

KÜLAHTA İRMİK



Malzemeler
Yalan olmasın diyerek Oktay Usta'nın ölçü ve malzemelerini veriyorum öncelikle =)
2,5 su b. irmik
2,5 su b. toz şeker
2 su b. süt
1 su b. su
1 pk. dolmalık fıstık
125 gr. tereyağı
Yarım çay b. sıvıyağ


Ben bu kısım için çay bardağı kullandım az kişi için yaptığımdan. Toz şeker yerine göz kararı pekmez döktüm. Fıstık ve sıvı yağ hiç kullanmadım. İlave malzeme olarak tarçın, dondurma ve külah kullandım.


Hazırlanışı
Tereyağında irmiği kavurdum. İçine pekmezi ilave ederek kavurmaya devam ettim. Daha sonra süt ve suyu ekleyerek kısık ateşte pişmeye bıraktım. İrmik suyunu çekince, kağıt havlu koyarak tencerenin kapağını kapatıp dinlendirdim. İrmik soğumaya başlayınca, dondurma külahını alarak içini önce helva doldurdum, daha sonra üst kısmına bir top vanilyalı dondurma koydum ve üzerine yeniden helva ilave ederek kapattım. En üstüne de tarçın serperek servise açtım. =)


Püf Nokta: Helvanın biraz kuru ve biraz da soğumuş olması, dondurmanın erimesinin gecikmesi açısından faydalı olabilir.

Afiyet olsun!

ODTÜ'lüler Bülteni'nde Bu Ayki 'Kavram' Yazısı Benden: "GENÇLİK"

ODTÜ'lüler Bülteni'nde Bu Ayki 'Kavram' Yazısı Benden: "GENÇLİK"

Yayın kurulu üyesi olduğum ODTÜ'lüler Bülteni'nde bu ay iki farklı köşede ben varım. Birisi Kutlama Komitesi üyesi olarak öncülük ettiğim "ODTÜ Mezunları Derneği 50. Yıl" köşesi -paylaşımı yakında-, diğeri ise "Kavram" köşesi.

Dosya konusu "Zeytin" ile özdeşleştirilen "Gençlik" kavramı için; biraz doğadan beslendiğim, biraz -mayıs olması dolayısıyla- "19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı"na değindiğim ve biraz senden, biraz da benden bahsettiğim bir yazı yazmaya çalıştım.

Burası çok küçük, okunmuyor deme, senin için de link hazırladım=) ->  Tık Tık

Doğuş Otomotiv Trafik Hayattır!


Direksiyon başında mesajlaşmayın, güvenliğinizi riske atmayın.  
Trafik Hayattır!



Gelişen teknoloji sayesinde günlük işlerimizin birçoğunu cep telefonları üzerinden yapmak hem hayatımızı kolaylaştırıyor hem de cep telefonuna olan bağımlılığımızı giderek arttırıyor. Bu bağımlılık trafikte ise önemli bir tehlike unsuru yaratıyor.

Araç kullanırken cep telefonuyla mesajlaşmak veya konuşmak sadece sürücü güvenliğini değil, yaya güvenliğini de tehlikeye atan en büyük hatalardan biri olarak gösteriliyor. Yapılan bir araştırmaya göre cep telefonuyla mesajlaşan veya konuşan bir sürücünün sarhoş bir sürücü ile aynı tepkileri verdiği öne sürülüyor. Tüm bu sebeplerden ötürü Doğuş Otomotiv’in kurumsal sorumluluk platformu Trafik Hayattır cep telefonu kullanımı konusuna dikkat çekerek, toplumu bilinçlendirmeyi hedefliyor.


Trafik güvenliği bilincini toplumun tüm kesimlerine yaymak için faaliyetlerini sürdüren Trafik Hayattır, 4 ana mesaj üzerinden farkındalık yaratmayı hedefliyor. Bu kapsamda, platform aşırı hız, bebek koltuğu kullanımı, emniyet kemeri gibi trafik güvenliği stratejik mesajlarına son yıllarda ‘cep telefonu’ kullanımını da ekledi. Trafik Hayattır cep telefonu kullanımına dikkat çeken dergi ve gazete ilanlarına ek olarak, yeni animasyon serisindeki animasyonlarla da cep telefonu kullanımının risklerini esprili şekilde aktarıyor.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

"Sevdiysek Kime Ne?" Takıları! @FASHION


"Normal is boring" hayat felsefesinden moda da nasibini alıyor zaman zaman. 

Sürekli boynumuza, kulağımıza; ufak, normal ve makul takılar takmaktan sıkılabiliyor arada ruhumuz. 

Tam bu anlarda "kime ne" atarımızı takılardan çıkarabiliriz asi ruhumuzu baz alarak. =)

Takarım, takmam. 

İster tırnağıma, ister omuzuma, isterse bacağıma; ister bir tane kocaman, isterse milyon tane sığacağı kadar.

Kime ne, ona ne?

Hadi bakalım.

Mucuks =*



Bir Hafta Sonu Meselesi: Sapanca-Kartepe-Maşukiye Gezisi

"Madem uzun süreli tatil veremiyoruz, neden hafta sonları sabit kalalım?" felsefesi ile çevremin de beynini yıkadığım doğrudur.

Kah orada kah burada görünmem de bundandır.

Evde kalsanız belki de 2 saat gibi geçecek koca 2 günü bırakın, yalnızca günübirlik gezilerde bile 'bir hafta geçmiş' hissine erişmek mümkün. 

İşin püf noktası zamanı dolu dolu yaşamakta.

Muğla'da bahar, Afyon'da spa turlarımdan sonra geçtiğimiz hafta da Sapanca-Kartepe-Maşukiye'de doğa gezisindeydim.

Neden bunları size anlatıyorum? Çünkü '2 günde nereye gidilir?' diye diye vaktinizi çöpe atmayın, gidilebilecek alternatif yerler pekala bulabilirsiniz, diyorum.


Sabah erken saatlerde yola çıktığınızda sabah kahvesine yetişebiliyorsunuz Sapanca kıyılarında. Biz gittiğimizde göl taşmış ve yürüme yolunu istila etmiş olduğu için göl kıyısında yürüyemedik ama gölün sakinliğine dalarak kahvemizi içebileceğimiz çok hoş bir mekan bulduk. Mekan dediğime bakmayın, küçük bir büfe içinden işletilen, göl kenarına masa sandalye atılan sakin, sessiz küçücük bir kıyı. Adını bilemiyorum önermek için ama kıyıdaki çarşının biraz ilerisindeki sitenin önünden geçerek bulabilirsiniz burayı.


Daha sonra geniş ve yeşil bir bahçe içerisinde bulunan restoranlarda lezzetli yemeklerinizi -alabalık tercih etmelisiniz- yedikten sonra bahçesinde çay içerek güneşi sömürebilirsiniz. Çay biraz soğurken hamaklarda keyif yapmanız da olası.;)


Daha sonra aracınızla yola devam ederek o yeşil ormanların arasından görünen yüksek karlı tepeye: -adı üstünde- Kartepe'ye çıkarak t-shirtlerinizle karın üzerine uzanabilirsiniz. Evet, hava güneşli olduğu sürece sizi ısıtacaktır. Belki teleferikle biraz daha yükselmeyi tercih edebilirsiniz. Ya da hala kayak yapanlara eşlik etmek isteyebilirsiniz. Neden olmasın?


Sonrasında ise gezinin son durağı olan Maşukiye'nin yeşil doğasına dip dalarak uzun aksı boyunca yanınızdan size paralel devam eden şelaleye eşlik edebilir, seyrine dalarak çayınızı yudumlayabilirsiniz. Uzun vaktiniz varsa belki bir şeyler de yemek keyifli olabilir.


Yeşil yürüyüş aksının sonunda ise sizi uğurlayan küçücük, minicik at çiftliğindeki o pek asil görünen atlarla daha samimi olabilir, birlikte birkaç tur yürüyüşe çıkabilirsiniz.

Gün sonunda oksijeninizi maksimize etmiş olmanın verdiği tatlı mahmurlukla yine yolunuza koyularak evinize dönebilir ve ertesi günün pazar olduğu mutluluğuyla uykuya dalabilirsiniz.


Keyifli hafta sonlarınız olsun^^

More

Bu Blogda Ara

Translate

Archive

Recent Posts

Popular Posts

Top 10 Articles

Featured Posts

Most Trending

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı