Muğla'nın Yeni Tatil Rotasyonu: AKYAKA

İnsan bazı şeylerin değerini kimi zamanlar daha iyi anlıyor. O yüzden, insan zorlu durumlar yaşarken bile içinde şükredecek şeyler arıyor, küçük mutluluklar için fırsat yaratmaya çalışıyor.

Akyaka, benim için böyle bir zamana denk geldi işte. Hayatla olan bağımı güçlendirme isteğime kısa yol sağladı. Şanslıyım ki, ait olduğum toprakların güzelliklerine hala bir yenisi eklenebilmekte yıllardan beri. 

Muğla'nın Ula ilçesine bağlı olan Akyaka'nın yıllardır yakınından berisinden geçmeme rağmen, son zamanlardaki sosyal medya paylaşımlarındaki revaçta hallerini göremediğim için merak etmekteydim. Ne yamaç paraşütü kalmıştı görmediğim, ne kitesurfing i.

Bir de, anın keyfini yaşamanın en keyifli yolu, anın keyfini bilen insanlarla olmaktır malum... Bu konuda da şanslıydım yine.

Böylesi turistik değeri artan bir yerin Gökçen Gökyer Blog gözüyle de anlatılması gerektiğini düşündüm böylece, ev sahibi görerek kendimi. ;)

Bu yüzden; "yapmadan dönmeyin"liyorum hemen:

1- Azmak denilen o soğuk suya girmeden "şifa buldum" demeyin. Hele "su çok soğuk" hiç demeyin! Eğer zamanınız bolsa, iki iskemle alarak kadeh de kaldırırsınız dostlarınızla, o tatlı gün batımında...



2- Aslında çoğu pansiyon/otel olan binaların çevrelediği sokakların arasında kaybolarak, mimari dokusu ile Muğla'da olduğunuz hissini yaşayabilirsiniz. Arka planda duran o yüksek dağların yamacında olmanın büyüsünü de sakın es geçmeyin!



3- Küçük ama iç içe olduğundan kalabalık hissi veren çarşısından dolanarak inin sahile... "Belki şu kafeye döneriz birazdan" cümlesini birkaç kez kurabilirsiniz ilerlerken.



4- Mavi serin sulara kavuştuğunuzda ise, ayağınızın saf kuma temasında mutluluğunuz artacak, zira negatif enerjileriniz bir anda akıp gidecek.




5- Azmak kenarındaki limanda ilerleyerek meşhur balık-ekmekleri ile karnınızı doyurabilirsiniz. Tadını sevmeseniz de "gelmişken bir balık yedik" demek için ideal. (Evet pişman değilim demek için!)


6- Limanın üzerindeki ahşap köprüden diğer plaja geçerek su sporları için kendinizi özgür bırakabilirsiniz.





7- Yol üzerindeki tezgahlardan ise Akyaka hatırası alabilirsiniz. En azından mis kokulu mumlara dayanamayacaksınız eminim siz de benim gibi.



8- Akşam olduktan sonra günün mahmurluğu ile sokaklara tekrar dalabilir, garip bir dinginliğin içinde huzura dalabilirsiniz. 



"Garip bir dinginlik" dedim, çünkü bu kadar turistik bir yerin, böylesi yoğun otellerin bulunduğu sahil kasabasının akşamında biraz daha farklı bir hareketlilik bekliyorsunuz. Yani buna alışmışsınızdır en azından. Oysa ki, burada kimsenin derdi gece çılgınlar gibi eğlenmek, onla bunla sosyalleşmek değil. "Kendi içimizdeki huzuru koruyalım, ay ışığına bir iki kadeh kaldıralım, fona da dalga sesi ile biraz canlı müzik alalım yeter" modundalar. "Eğer çok da eller havaya isterseniz Marmaris aha şurada, gidin orada dağıtın, bizi ellemeyin" demişler adeta. İyi de etmişler diye düşündüm. 




9- Cittaslow olma yolunda çalışmalar yapan belediyenin keyfiyle arabınızı da bir kenara park edip bisikletlerinizle dost olabilirsiniz.

cittaslow

4 yorum: Leave Your Comments

  1. Keyif aldım yazıdan emeğine sağlık ne güzel anlatmışsın :)

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel anlatmışsınız, fotograflar da nefis. Akkaya'daki bütün evlerin ve resmi binaların mimarı Nail Çakırhan'dır. Hatta dikkat ettiyseniz bazı evlerin bahçelerinde çok ilginç köpek kulübeleri vardır hepsinde Çakırhan imzası var.Yaşasaydı Akyaka'nın bugünkü halini düşünemiyorum. Bu güzel beldeyi hatırlattığınız için teşekkür.

    YanıtlaSil
  3. Yazıya neşe katmışsın tebrikler :)

    YanıtlaSil

More

Bu Blogda Ara

Translate

Archive

Recent Posts

Popular Posts

Top 10 Articles

Featured Posts

Most Trending

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı