"Kim Görecek, Kim Bilecek"

"Kim Görecek, Kim Bilecek"


Öyle bir topluluk düşünün ki, 

Kötü olduğu için güçlü,
Karşısındakini yerebildiği için sükseli,
Arkasından konuştuğu için yandaşlı,
Nezaketini ezdiği için havalı,
ve bilmiş olduğu için çok bilgili hissetsin kendini. 

Halbuki hiç bilmiyorlar ki,

-Miş, -Muş Köşesi _ Bölüm 5

Yine aklın mantığın almadığı bir noktadan herkese merhaba!

Bugün yine biz zekadan uzak işlerin karmaşasını yaşarken insanoğlunun nasıl da dünyayı kurtardığını anlatacağım.

Hemmen başlıyorum.

1. Dünyanın Çekirdeğine Sondaj

Japon bilim insanları, devasa bir sondaj gemisiyle okyanus üzerinden yaklaşık 3 bin km derinliğe inerek dünyanın çekirdeğine değin sondaj yapacakmış. Eylül ayındaki Hawaii bölgesinde deneme kazıları verimli olmaz ise Meksika ve Kosta Rika kıyıları denenecekmiş.

Amaç, tüm voklanik hareketlerin gerçekleştiği ve depremlerin temeli olan çekirdekten yüzeyde gerçekleşecek depremleri tahmin etmekmiş.



2. Kendi Kendini Onaran Ekran

Evet, tıpkı insan derisi gibi. ABD, kendi kendisini tamir edebilen bir materyal geliştirmiş. İleride akıllı telefonların ekranlarında kullanılabilecekmiş. 

Ben daha buna şaşırırken aslından bunun ilk olmadığını okumam çok iyi oldu. Zaten kendi kendini tamir eden materyaller varmış. Hatta LG G Flex'te bulunuyormuş. Bunun farkı ikiye ayrılan materyalin yeniden birleşerek hasarı ortadan kaldırırken kendini yenileyebilmesiymiş. 


3. Kıyamet Kütüphanesi

Norveç’te kıyamet sonrasında da varlığını sürdürmeleri istenen tohum bankasından sonra, yazılı eserler için de bir 'kıyamet kütüphanesi' kurulmuş.


Nükleer saldırılara da dayanıklı olacak kütüphanede, ilk olarak Brezilya, Meksika ve Norveç'ten eserlerin temsilleri arşivlenecekmiş.

Eserler, daha güvenli olduğu gerekçesiyle geliştirilmiş teknolojiye sahip dijital filmler şeklinde ve bir madende donmuş toprak içerisinde saklanacakmış. 

4. Yeni Dil: "Yapay Zekaca"

Kod yazma, poker oynma, yemek yapma gibi meziyetlerden sonra şimdi de yapay zekalar kendi dillerini geliştirmiş. Yapay zeka birimlerine ses çıkarabilecekleri ağız verildikten bir süre sonra bu seslerin ne anlama geldiğini yavaş yavaş öğrenmişler. Üstelik ağızları geri alındığında vücut dili geliştirmişler.

5. Olası Bir 'Yapay Zeka İsyanı'na Karşı Cyborg Geliştiriyor!

Önce "yok artık" dedim, sonra bir üst maddedeki haberi okudum, "oh şükür" dedim. Tesla ve SpaceX şirketlerinin CEO’su Elon Musk yeni kurduğu şirketi aracılığıyla insan ırkını olası bir yapay zeka isyanına karşı durmaya hazırlamayı planlıyormuş. İnsan beyniyle bilgisayar teknolojisini fiziksel olarak bir araya getirmeyi hedefleyen bir yöntem ile daha rahat iletişim kurulması sağlanacakmış.

5. Arabada Uyuyan Bebeklere Çözüm
Zaten artan akaryakıt fiyatlarından dolayı neye nasıl çözüm getireceğimizi şaşırmıştık. Bence Türk'ler için muazzam olmuş. Tasarlanan beşik, bebeklere arabada seyahat ediyormuş hissi yaşatacakmış.

Ford'un İngiltere'deki aileleri gözlemledikten sonra geliştirdiği fikir, gece yolculuğu simülasyonu sunarken, otomobil sesi, hareketi ve yol ışıklandırmalarını kopyalayarak bebeklerin daha kolay uyumasına yardımcı olacakmış

Aynı zamanda mobil uygulama ile de akıllı telefonlardan yönetilebilecek olan uygulama, bebeğin uykuya en kolay daldığı tüm ayarları kaydederek yeniden sunabilecekmiş.





Çocuklarınızın Sağlıklı Gelişimine Tam Destek Çocuk Devam Sütü’nde!

Neden Çocuk Devam Sütü?
Çocuklar, büyüme ve gelişimlerinin büyük bölümünü 1-4 yaşları arasında tamamlarlar. Yiyeceği yemekler konusunda çok seçici olabileceği bu yaşlarda çocuğunuzun fiziksel ve zihinsel gelişimi için zengin ve doğal içerikli gıdalarla beslenmesi gerekir. Güçlü bir bağışıklık sistemi de bu fiziksel ve zihinsel gelişimi taşıyan vücudu mikroplara karşı koruyarak, büyümede çok önemli bir görev üstlenmektedir.



Neden Pınar Çocuk Devam Sütü?
Çocuklar, fiziksel ve zihinsel gelişimlerinin yanı sıra bağışıklık sistemlerini güçlendirecek besin ihtiyaçlarının önemli bir kısmını sütten alabilir. Çocuğunuzun fiziksel ve zihinsel sağlıklı gelişiminin ve bağışıklık sisteminin güçlenmesi için ona süt içirebilirsiniz.
1 yaşından büyük çocuklarınızın fiziksel ve zihinsel sağlıklı gelişimini ve bağışıklık sisteminin güçlenmesini desteklemek için, saf süte prebiyotik lifler, vitamin ve mineraller ilave edilerek geliştirilen nü güvenle içirebilirsiniz. Pınar Çocuk Devam Sütleri B12, Çinko ve Kalsiyum kaynağıdır.
Altı aydan büyük bebeklerinize ise onların 6-12 aylık dönemlerinde ihtiyaçları olan vitaminlerive mineralleri karşılayacak şekilde geliştirilmiş Pınar İlk Adım Devam Sütü’nü verebilirsiniz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

90'lara Selam!

"Tetriste oyun bitmek üzereyken gelen uzun çubukla rahatlayanlar."

Bu repliği duyunca yüzünde hafif tebessüm belirenler buraya, bu yazı bize!

Pop 90 radyosunda, ofiste kafam dolu halde çalışırken koca bir gülümseme belirdi bu cümleyi duyduğumda. Sonra hafif bir burukluk hissettim. Sabahki Gülse Birsel'in yazısını hatırladım sonra da. "Bir zamanlar dünyanın en rafine memleketinde demiş köşesinde".  "Müthiş bir kültür, kibarlık ve tevazu" zamanları demiş o '70'ler '80'ler 90'lar nezdinde.

Hey gidi hey, 

Ben 70'leri, 80'leri bilmem de, 90'ları hatırlamak yetti.

Pop şarkılarının anlamı vardı, insanlarda bir adap, düzgün konuşma telaşı vardı. Üslubu bozmak ne kadar ayıptı. Mahallenin yaramaz çocuğu her zaman kınanır, en çalışkan çiçek öğrenciler parmakla gösterilirdi.

Zira, amaç gelişmekti.

İlkokul öğretmenimiz hayal gücümüzü zorlardı. "İleride bu tahtalar, defterler olmayacak. Herkesin önünde kendi bilgisayarı olacak ve notlarınızı oraya not alacaksınız" derdi. Hani şu an "ileride uzaya turist olarak gidilebilecek" ütopyası(?) var ya. Tam olarak oydu işte bizim için.  

Ne kadar mucizevi şeylerdi.

Elimizdekinin kıymetini bilir de her gün eve o silgiyi kaybetmeden dönmeyi görev edinirdik ya, nasıl da gözümüzde devleşirdi bu yüzden var olan her şey!

Hepsinin kıymetini o zamandan bilmesini öğrenmiştik, dedim ya.

Büyüklerimize yol vermeyi, gördüğümüz su birikintilerinden atlayarak geçmeyi, her sınavdan en yüksek notla geçmeyi prensip edinmiştik.

Birisini kırmışsak, önce hatayı kendimizde aramamız gerektiğini öğretilmiştik. Sıra arkadaşımız bize zarar vermişse bile ona karşılık vermemeliydik. Keza bu konuda da önce hatayı kendimizde bilmeliydik.

Yaratan sevgisi kadar Atatürk'e olan minnet duygumuz vardı mesela. 

Hatırlayan var mıdır Hani "Önce Allah, sonra Peygamber, sonra Atatürk" derdi mahalle arkadaşlarımız.

Ezberden de değildi hani.

Bilimin kulak arkası edilmesi de değildi konu. Vatandaş olmanın ayrıcalıklarını, hürriyet duygusunu bile çoktan öğrenmiştik o yaşta.

Adaptı sonuçta.

Laiktik. Düşman değildik hiçbir konuya.

Diziler sezonlarca sürerdi ya da. Şimdiki postfordist içi boş diziler gibi değillerdi. Bu yüzden tüm konuyu ilk bölümde işleme telaşı duymazlardı izleyici yakalamak için. Doluydu nasılsa her bölümün içeriği.

O zamanki dizilerde adap vardı, kültürel birikim vardı, "iyi insan olmak lazım" teması vardı. 

Filmleri de keza. Siz hiç gördünüz mü Tarık Akan'ın, Kemal Sunal'ın, Halit Akçatepe'nin insanlara kin, nefret ve "kimseye güvenilmez" duygusu aşıladığını?  Adile Naşit'in çocuklarına el kaldırdığını?

İnsanları birbirine kenetleme, barış ve mutluluk sağlamaktı o zamanların tek kaygısı.

Eskilerin şarkıları bile sevdirme, toplumsal mesaj verme amacındaydı. Gerçek aşkların nağmelenmeş versiyonlarıydı. 

Kim Müzeyyen Senarı'ı, Barış Manço'yu, Kayahan'ı fasondan sanatçı diye nitelendirebilir ki?

Neden hala envai çeşit, teknoloji harikası dijital oyunlar varken, Super Mario denildiğinde büyük heyecan duyarız?

Çünkü biz kıymet bilmeyi öğrendik.

Elde ettiklerimizin değerini hep bildik. 

Hep saydık, hep sevdik, hep insanların iyiliğini istedik.

Kültürü, eğitimi, bilimi, saygıyı düzgün insan olmayı yaşam prensibi olarak belledik.

90'ları sevmemizin nedeni çok daha derinlerde azizim.

Öyle sıradan 90'lar sevgisi deyip geçmemeli.

Nedeni çok daha derinlerde...


More

Bu Blogda Ara

Translate

Archive

Recent Posts

Popular Posts

Top 10 Articles

Featured Posts

Most Trending

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı