Had Bildirme Sanatı

Hani bazen alttan alırsın ya lafları...

Açıklamaya çalışırsın tane tane bazen de.
Sırf bilinmeyen bir durum varsa izah etmiş ol da, anlamazsa kendi bileceği iş olsun diye.
Heh işte.
Tam o noktada ne oluyorsa oluyor.
Anlattığınla anlanan arasındaki ince çizgi flu'laşıyor, tuz buz oluyor.
Sırf mütevazılığı tercih ettiğin için seni kendisinden daha yeterli görüyor.
Birçok mevzuda.
Bir de üstüne ahkam kesilmeye başlanıyor.
Sen yine alttan alacaksın ya nasılsa.
Gün geçtikçe etki seviyeleri artıyor mesela.

Belki de insan daha çok bildikçe daha da sessizleştiğinden.
Daha çok bildiğini ortaya koyarsa daha çok yadırganacağını bildiğinden.
Ego ve kibirden olabildiğince uzak kalma isteğinden.

Daha naifleşiyor, daha da alt seviyeleri gördükçe...
Nerede durduğunun farkında olduğu için.

Hani bazen de kırmamak için çabalamaya çalışırsın.
"Pardon, rica etsem, yani lütfen, hesabı alabilir miyiz?"
Heh işte, o noktada her ne oluyorsa bir anda garson havaya girerek sana emir vermeye başlıyor. 
Öyle bir çizgi.

Bunu fark ettiğim geç de oldu, güç de oldu ama,
Olsun.
Çok da kelimeleri tutmamak gerek.

Karşındaki başka türlü anlamayacaksa,
Zorla sınırlarını aşıyor, had bilmiyorsa,
Salın ağzınızdan gitsin.
Cüretini bilmiyorsa,

İş başa da düşer pekala.


cinemagraphs-jamie-beck-kevin-burg-2








1 yorum: Leave Your Comments

  1. Hak edene haddini bildirmek! Fakir giydirmek kadar sevaptır..

    Tuncel Kurtiz

    YanıtlaSil

More

Bu Blogda Ara

Translate

Archive

Recent Posts

Popular Posts

Top 10 Articles

Featured Posts

Most Trending

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı